Hepimizin bildiği üzere 6 şubat 2022 pazartesi günü saat 04.17’de büyüklüğü 7,7 olan ve 7.6 büyüklüğünde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremler meydana geldi. İlk önce inanamadık tekrar tekrar baktık ve inanması zor olsa da 7.7 şiddetinde bir deprem yaşandığı öğrenmiş olduk. Her ne kadar 1999 depreminden yıllar geçmiş olsa da acılarımız daha dün gibi tazeydi. Gözlerimiz kapanıp açıldığında film şeridi gibi geçti önümüzden feryat çığlıkları. Evet daha dün gibi yaşayıp unutamadıklarımızı şimdi daha ağır koşullarda ve dondurucu ayazda yaşamak zorunda kaldılar. İnsanın içi içini yiyor deprem alanına girip elinden geleni yapmak geliyor. İçimizden bazılarımız çıkıp gidiyoruz, bazılarımız kan veriyoruz, kimimiz bez alıyor, kimimiz battaniye biliyoruz ki enkazın altında kalanlar ve depremin acı etkilerini yaşayanlar bize kardeşten de öte. Afet başa geldikten sonra içimiz içimizi yiyerek olanları izlemek, güzelim gençlerin ölüme gittiğini görmek, belki son lokmayı yiyemeden, elveda bile diyemeden geçip gidenleri görmek insanın içini acıtıyor. Kaza ve Kader Allah’tan öyle ya da böyle memleketimizde depremler olmaya devam edecek. Peki bizler ne yapıyoruz? Tedbiri alıp gerisini Allah’a mı bırakıyoruz yoksa hiçbir şey yapmadan bekliyor muyuz ?
İstanbul gibi cazibe merkezi olan metropol bir şehirde olabilecek 7 büyüklüğünde bir deprem farkında olduğumuz üzere çok büyük hasarlar bırakacaktır. Öyle ki bu afetin sonuçları ülkemizin beka meselesi haline dahi gelebilir. 2000 yılı öncesi alelacele yapılan deniz kumu kullanmış, demir demeye bin şahit olunan sözde demirlerle yapılmış, tabiri caizse kat üzerine kat çıkılmış bu yapılarda yaşamak ölüme davetiye çıkarmaktır. Kentsel Dönüşüm Kanunu olarak bilinen 6306 sayılı Kanun ile devletimizin kentsel dönüşüme verdiği desteklerle Kentsel Dönüşüm süreci hızlanmış olup aşamalar katetmiştir. Her bir vatandaşımızın kılına dahi zarar gelmesine dayanamayacağımız bir ortamda kentsel dönüşüm sürecini ivedilikle tamamlamak zorundayız.
Nadide bir çiçek olan kardeşlerimizi ölüme uğurlamaktansa dayanıksız yapılarımız yıkılıp bir hatıra olarak kalmalı ve yerlerine deprem yönetmeliğine uygun, zemin etüdü yapılmış ve nitelikle ürünlerle yapılan inşaatlar yapılarak kentsel dönüşüm tamamlanmalıdır. Kendi yuvamız ne bize ne komşularımıza mezar olmalı. Kentsel dönüşüm birlik ve beraberlik gerektirdiğinin elbette farkındayız ve belki de önümüze koyulan taşlar yolumuzu tıkayacak olabilir fakat nasıl bir engel topyekün bir ve destek halinde birbirinin yardımına koşacak bu milletin önünde durabilir? Velhasıl kelam büyük zelzeler yaşamadan yerlerine deprem yönetmeliğine uygun, zemin etüdü yapılmış ve nitelikle ürünlerle yapılan inşaatlarla nitelikli kentsel dönüşüm sürecini tamamlamak “İstanbul’u yeniden inşaa etmek” zorundayız.